Aileyle Yaşamak

İnsan bir kere baba ocağından ayrılıp kendi düzenini kurunca tekrar birarada yaşama fikri rahatsız edici oluyor. İster istemez kendi düzenini, alışkanlıklarını, keyiflerini arıyorsun. Ziyaretler bile bir noktadan sonra katlanılabilirliğini yitiriyor. 

Neden böyle dert saçıyorsun derseniz 3 gündür valide ile pederi misafir etmekteyim. Kendilerine olan sevgim ölçülebilir değil ama şuaralar onların beklentilerini karşılayabilecek durumda olmadığımdan misafirlikleri arzu ettikleri keyfi vermiyor onlara.



Annem, sürekli gezdirilsin, yedirilsin, içirilsin, anadolu kadınlığını memlekette bırakıp burada izmir hanımefendisi moduna girsin istiyor.


Babam, süper hareketli, sürekli değişik iş hayalleri kuran, ama bu zamana kadar kurduğu hayallerden hiçbirine sermaye aktarmayıp yine bildiği şekilde devam eden şahsına münhasır bir adam. Onunla fabrika fabrika gezeyim, bir fikir bulayım istiyor.

Sena, eskisine oranla insanları memnun etmek için bir taraflarını yırtmaktan vazgeçmiş, kendi işleriyle uğraşıp, onları çok nazlamadan, bundan sonraki izmir ziyaretlerini seyrekleştirmeye çalışan bir evlat.

Onlara çok şey borçluyum, farkındayım. Çok şey de paylaşıyoruz hala. Ama nedense bunları İzmir'de paylaşmak hoşuma gitmiyor. Hayatıma karışmaları ihtimalinden korkuyorum belkide. Ya da birşeyleri eleştirmeleri, benim memnun olduğum durumlara dair olumsuz yorumlar yaparak keyfimi kaçırmalarından çekiniyorum.

Daha gitmelerine 2 gün var. Vakit geçmek bilmiyor. Bir taraftan vicdanım sızlıyor. Küçük, huzur dolu dünyama dönmek, sevgilimin omzuna yatıp hiçbirşey düşünmeden uzanmak, blog dünyamın keyfini rahat rahaat çıkarmak istiyorum.

Şimdi kısıtlanmışım ya, içimden deli gibi mektup yazmak, kitap okumak, film izlemek, sevgilimle sabahlara kadar birlikte olmak geliyor.

Offf...

Serhat'ın Mimi

Sevgili arkadaşım Serhat mimler de ben cevaplamaz mıyım? Hemen giriyorum konuya efendim;

  1. Kaç yaşındasın:  26 gencim, güzelim, oh ne ala ne ala :) Gerçi geçen gün bir müşterim "kız kurusu ne zaman evleneceksin" dedi ama olsun. 
  2.  İsminizin son harfi nedir:  ...E ....A Burdan Permütasyon, kombinasyon vs. deneyerek kimlik bilgilerimize mi ulaşacaklar, bunu merak ettim şimdi.  :)
  3. En sevdiğiniz renk: Kesinlikle Mavi.. Ama bunu giyim olarak değerlendirmemek lazım. Mavi rengin çevremde bulunmasını seviyorum. Dinlendiriyor beni. Ama sorarsanız evinde mavi renk ne var diye aklıma sadece yatak odama yapıştırdığım martı çıkartmaları geliyor.
  4. Kilonuz kaç:  Aaaa. Çok ayıp. Hiç bir bayana böyle sorular sorulur mu?
  5.  Boyunuz kaç:  1.65 Ortalama türk kadını. Birazcık daha uzun olmayı isterdim.
  6. Ailenizin kaçıncı çocuğusunuz: 3. ve son. Kapanışı yapmış olmamdan dolayı hafiften şımarıklığım mevcuttur. Ama ben hatırlıyorum, bizimkiler çok denediler 4. çocuğu lakin beceremediler :P
  7. En sevdiğiniz şarkı: Bunda direk şudur diyemem ama İlkay Akkaya yorumuyla Ah Sensiz parçasını dinlemeyi çok severim. 
  8. Sizce sarışın mı esmer mi:  Birkaç ay önce sorsanız sarışın tercih ettiğimi söylerdim muhtemelen ama şimdi gönlüme bir esmer düştü. Yan yana geldiğimizde siyah/beyaz oluyoruz.
  9. Sigara ve alkol kullanıyormusunuz: Ne yazık ki sigara kullanıyorum. İnancım var, elbet bir gün bırakacağım.
  10. Çayı fincandamı bardaktamı içmeyi seversiniz:  Kahvaltı da ince belli bardakta, günün ilk ve son keyif çaylarını fincanda, arada işyerinde su yerine içtiğim çayları da ince belli bardakta içerim. Yani saate/duruma göre değişir.


Bu mimi hemencecik doldurmamın bir sebebi de Berna'ya (B.) ve vereceği cevaplara olan merakımdır. Kendisine saygıyla duyurulur. 

Neler Oluyor Hayatta?


Son zamanlarda hayatımda alışkın olmadığım bir yoğunluk var. Garfield benzeri eski hayatımı yaşayamıyorum nedense. İş günleri ayrı, tatil günleri ayrı yoğun geçiyor. Bu yoğunlukta blogu ve buradaki arkadaşlarımı takip etmeye çalışıyorum ama şöyle keyifle okuyup, kafamda şekillendirip yorum yazamıyorum
Örneğin Gaysberg Cem'den hala bir haber alamadım, haberi olan var mı diye kimselere soracak zamanı da bulamadım. Ama durup durup aklıma geliyor, endişeleniyorum. Umarım iyidir. (Haberdar olan lütfeen bilgi versin)
Takip ettiğim blogları genelde daha pratik olduğu için google reader'dan okurum. Okuduklarımı hemen işaretler, yorum yapacaksam sayfasına öyle giderim filan. Ama son bir haftadır okunmamış o kadar yazı birikti ki baktıkça içim acıyor, kendime kızıyorum. Bazı yazıları okumaya başlıyorum, sonra birşeyler oluyor veya kafam o yazının keyfini çıkaracak modda değil, devam etmiyorum. Ulen Sena, kafan sakin, elinde sigaran, yanında kahven, rahat rahat oku, kıyma bu yazılara diyor içimdeki ses. Ama o rahatlığa ne zaman ulaşabileceğim bilmiyorum. Ya kremkaramel'in bad-ı saba ile yapığı röportajın üzerinden 5 gün geçmiş, hala okuyamadım, yazık değil mi ama bana?

2011 için;
  • İş konusunda daha özenli olmaya karar verdim, çeşitli çalışma planları, iş takipleri vs hazırlayarak yılın ilk mesai gününe oldukça düzenli başladım. Artık ne kadar gider bilemiyorum ama azmettim. 
  • Mali düzenimi yine, yine, yeniden oturtma çalışmalarına karar verdim. Alışverişe yalnız gitmiyorum ve bitanem sağolsun öyle ıvır zıvırla sepeti doldurmama izin vermiyor. Hatta önceden liste yapıp öyle yola çıkıyoruz. Listenin dışındaki şeylere bakmak bile yasak. 
  • Sağlıklı yaşam için akşam yemeklerini dışarıda yeme huyumdan da vazgeçmeye çalışıyorum. Babam güzel bir fırçaladı bu sabah telefonda, artık evde yemek pişecek! Gerçi sevgilim için arada birşeyler yapıyordum ve onun kahvaltı evde yapılır emrine uymaya çalışıyordum ama bunu genele yaymam gerekecek. Garibim ben evde kahvaltı yapayım diye her sabah beni uyandırmak için uğraşıyor zaten, şimdi birde akşam yemekleri mevzusu çıktı, hadi bakalım kolay gelsin.
  • Sağlık sorunlarım kemoterapiye gerek kalmadan çözüldü gibi şimdilik. Son doktorumun muayenesine 300 TL ödeyince birden iyileşesim geldi herhalde. Bundan sonra her ay kontroller filan derken, kendime özen göstermem gerek. İnsan kendine nasıl özen gösterebilir bilmiyorum ama her konuştuğum insan nasılsın cümlesinden sonra bilumum tavsiyelerde bulunuyor, artık birinin sözünü dinleyeceğiz.
  • Bu arada evet, hala sigarayı bırakamadım. Ne kadar iradesiz bir insan olduğumdan daha önce bahsetmiştim değil mi? Onkoloğumla randevumdan çıkıp bunun üzerine bir sigara içilir diyebiliyorum. Kaşınıyorum mu acaba?
  • Bu sene kararlıyım, ilk yurt dışı gezimi gerçekleştirmek istiyorum ama bir taraftan da hem maddi sorunlar hem de iş sıkıntıları canımı sıkıyor. Olmadı pederi biraz zorlayacağız, nede olsa hayat kısa, yaşamak lazım değil mi?
  • Blog okumayı, kitap okumayı, fransız filmi izlemeyi özledim. Hatta dizilerimi bile izleyemiyorum. Daha az uyuyarak mı yetişebilirim hayata. Ama sevgilim tatil günlerinde bile sabahın köründe ( 08.30 ) uyandırıyor, daha ne kadar azaltabilirim ki?
  • Milli Piyango ile ilgili rüyamı yazmıştım ya, cık.. Olmadı. Amorti bile vurmadı anacım. Gerçi sevgilime kendi elceğizlerimle çektiğim bilete 64 TL vurdu ama vermiyor paranın yarısını hayın. Ümitlerim bir sonraki çekilişe kaldı.