Bekarın Evi

Uzun yıllar yurt köşelerinde, sağda solda sürttükten sonra, tüm cesaretimi toplayıp bende eve çıktım bir buçuk yıl önce.

Ev sahibim tanıdıktı, hatta 1 ay çile çektim evden çıksın da ben yerleşeyim diye. O gariban iyi aile de ben daha fazla çile çekmeyeyim diye erken bile çıktılar evden sağolsunlar. Ki bana bıraktıkları eşyalar da onlara karşı ne kadar müteşekkir olmam gerektiğini hatırlatır sürekli.

Daha eve yeni taşındığım gün neredeyse hiçbir eksiğim yoktu zaten. Oturma odam, salon takımım, kıyafet dolabım, yatağım hatta ocağım, tüpüm vs bile vardı. Halılar başka arkadaşlardan tamamlandı. Buzdolabı önce bir abimizin hediyesiydi lakin organizma geliştirme konusunda kabiliyetli olduğundan yenisini aldım, o da çöpe gitti. Çamaşır makinesinden önce klima edindim, malum şehir sıcaktı bende ehli keyfdim.

Öyle böyle derken evim şimdi kral dairesi gibi, lüks had safhada. Projeksiyonda tv izliyorum, koşu bandım süs eşyası olarak salonun baş köşesinde. Limitsiz adsl, biri projeksiyona bağlı 2 laptop vs..

Lakin yalnızım dostlarım..

Bekarlık koyuyor bu keyfin içinde. Artık evim için yeni teknolojik oyuncaklar almak bile orgazma ulaştırmıyor beni. Mastürbe kabiliyetimi de yitirdim. Şöyle diyorum, çift kişilik ekstra ortopedik yatağımda bir güzelim olsa arada. Yastığımıza dökülen saçlarını toplasam keyifle, saçma filmleri onun dizinde yatarken izlesem, arada sırada yemekleri o yapsa, iğrençde olsa yemek zorunda hissetsem. Ortak tanıdıklarımız olmasa, sadece kendimizden konuşsak, o anlatırken ben uyuyakalsam, öperek uyandırıp yatağımıza çağırsa.. Sonra kaçırsa uykumu, sabaha kadar konuşsak (!)

Olmayacağını bile bile kurduğum hayaller tek mutluluk kaynağım. Uykucu ve tembel karakterimi ayaklar altında ezmeye hazırım hayalimdeki O'nun için. Ama kim ulaşabilmiş bu hayale ki ben ulaşabileyim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder