İçimdeki Aşk


Bu blogu açma sebebim, içimdeki aşk. Bunu yazmaya cesaret etmek bile vücuduma bir ağırlık çökmesine sebep oldu, sanki parmaklarıma ağırlık bağladılar. Hareket etmek istemiyor. Kalbim sıkıştı, nefes almak zorlaşıyor.

İlk defa yazıya dökülecek yaşananlar. Onunla nasıl tanıştığım, nasıl sevdiğim, ona dokunurken neler hissettiğim üzerinde düşünürken bile beni yoran konularken şimdi yazmak..

Onun adı.. Adı aslı olsun, adıyla yazamam bütün bunları.. Onun adı aslı. Bundan dört sene önce tanıştık. Aynı hayır derneğinde yönetim kurulundaydık. O yalnız bir eşdi. Eşiyle arasındaki ilişkinin ne kadar kötü olduğunu uzun zaman hiç anlatmadı ama eşi hep şehir dışındaydı. Bende bekar ve özgür bir insandım. Ve fedakardım her zamanki gibi. Onun bir iyiliğe ihtiyacı vardı, o dile getirmeden ben yaparım dedim sessizce. Hoşuna gitti, alışkın değildi birilerinin teklifsiz yardımına.

Sonra yemeğe çağırdı birkaç arkadaşımla beni. Uğraşmıştı, zahmet etmişti, ertesi gün bir çiçek gönderdim evine teşekkür babında. Etkilenmişti. Sonra bazı akşamlar yalnızlığını paylaşmam için evine davet etmeye başladı, zamanla onun evinde artık eşyalarım birikir oldu.. Öyle çok zaman geçirdik ki birlikte. Sabahın erken saatlerine kadar konuşurduk. Sonra benim için bir yatak hazırlamak ona da bana da zor geldi, yanında yatar olmuştum.

Ona sarılarak uyumaktan zevk alıyordum, dokunuyordum, masum öpücükler konduruyordum arada. Sonra nasıl oldu hatırlamıyorum öpücüklerim o kadar arttı ki dudaklarına yöneldimbir gece. O da karşılık verdi, mutluydum.. Öptüm, öptüm, öptümm.. Sanki vücudum yeniden meydana geliyordu.. Elime hakim olamıyordum onu öperken, heyecandan titriyor ve ufak dokunuşlar bırakıyordum tenine.. Seviyordum, seviliyordum.. Öpüyordum, öpülüyordum, teninde mutluluğunu hissediyordum. Hiç yaşamadığı bir hazzı yaşatıyordum sanki ona, hiç dokunulmamış gibiydi, daha önce hiç tenindeki hislerden zevk almamış gibiydi.. Ama izin vermiyordu daha fazlasını yapmama, sadece öpebiliyor ve dudaklarından şehveti içebiliyordum, göğüslerini okşayabiliyordum şefkatle. Ama zevkin sonuna gitmek istemiyordu.. Oysa farkediyordum, kadınlığından sular akıyordu fakat dokunamıyordum..

Belki ben çok fazla gittim üstüne, belki o bu yaşanılanları kaldıramadı, belki korktu, bilmiyorum. Birgün ben şehir dışına çıkmak için havalanında beklerken bir msj çekti bana, bir daha bana bunu yapma dedi, öpme, dokunma dedi, dost olalım dedi. Yaşadığımız bir günah dedi. Haklıydı, yaşadığımız bir günahdı. Ve ben onu günaha sokmak için zorlayamazdım.. Tamam dedim, biz sadece dostuz.

Oysa ne zordu onun yanında olmak, onu çok sevdiğim halde sahip olamamak. Kocasının ona dokunuşlarını düşünmek. Ondan nefret etmek.. Bazen kendimi kocasının öldüğünü düşünürken buluyorum biliyor musunuz. Oysa şimdi bir bebeği bile var. Ben o küçüğün hiç sahip olmadığı teyzesiyim, hemde onu kendi yeğenlerinden bile çok seven teyzesi. Aslının en yakın dostuyum, kocasının da sorunlarını dinleyen dert ortağı.

Hiçbirimiz memnun değiliz bu halimizden; birbirinden nefret eden karı koca, mutsuz bir evlilik içindeki küçük çocuk, o mutsuz evliliğin devam etmesini dert dinleyerek ve elinden geldiğince tarafları sakinleştirerek sağlayan dost..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder